Aikido, Morihei Ueshiba (1883-1969) tarafından geliştirilmiş bir Japon savaş sanatıdır. O’Sensei Ueshiba, yaklaşık 900 yıllık Daito Ryu Aikijutsu tekniklerini, kendi aydınlanma yolunda kazandığı anlayışıyla yoğurarak farklı bir savaş sanatı olan bugünkü Aikido formunu ortaya koymuştur.
Aikido Japonya’da 20. yy’ın ilk yarısında doğmuş ve geliştirilmiştir. Ueshiba 19.yy sonlarında küçük bir kasabada doğmuş, çok küçük yaşlardan itibaren Budo’ya ilgi duymaya başlamıştır.Budo’yu öğrenmek amacıyla tüm ülkeyi karış karış dolaşmış, devrin en büyük ustaları ile ilişki kurup onların öğrencisi olmuştur. Savaş sanatlarının çoğunu kısa sürede öğrenmiş ve ustalık mertebesine ulaşmıştır.
Özellikle KITO ve DAİTO RYU AİKİJUTSU sanatları ile ülkenin kılıç geleneğini sürdüren YANGU ailesi ustalarından öğrendiği KENDO (kılıç sanatı) son derece ilgisini çekmiş ve bu dallarda yoğunlaşmıştır. Judo’nun doğuşuna da tanık olmuş, gelişmesine çok katkıda bulunmuştur. Ancak bu genç adam her Budo dalında uzmanlaşmasına rağmen sürekli bir eksiklik duygusu içerisindeydi ve bu çalışmalardan tatmin olmamaktaydı.
Sonunda kendini felsefeye ve daha sonraları dine verdi ve bir gün gerçeğe, aradığı noktaya ulaştı. Sevgi ve uyum, barış ve şefkatin “yol” u Aikido böylece doğmuştu. Tamamen yeni olan bu öğreti, savaşlara karşı doğayı ve yaratıcının tüm varlıklarını korumaya yönelik, doğayla, evrenle bir bütün olma sanatıydı ve Budo’nun tamamının üzerinde yer almaktaydı.
Aikido çok kısa zaman içinde tüm Japonya’da duyuldu ve yaygınlaştı. Şu sıralar Japonya’da 1300’e yakın üniversitede ders ve bir spor branşı olarak okutulmaktadır. 1. Dünya savaşında dahi yayılma hızı düşmeyen Aikido, savaştan sonra yakınlaşan Japonya-ABD ilişkileri ile ABD’ye, oradan da Avrupa sıçramıştır.
Batıda Aikido barışçıl ruhu, oryantal felsefesi ve bitmek tükenmek bilmeyen estetik teknikleri ve doğal egzersiz yöntemleriyle özellikle entelektüel kesimce ilgi görmüş ve hemen hemen tüm Avrupa ve Güney Doğu Asya ülkelerinde aynı hızla yayılmaya başlamıştır.
Boyutları sadece düşmanı öldürmenin ötesine ulaşmış ve bir çok öğeyi kucaklayarak günlük yaşama dönüşmüştür. Ölüm yollarından yaşam yollarına doğru geçiş yapmıştır. Gelişimi O’Sensei Morihei Ueshiba’nın (1969) ölümünden etkilenmeksizin sürmüş ve sürecektir. Pek çok dünya ülkelerinde 7’den 70’e kadın, erkek ve de çocuklar tarafından yapılmaktadır.
Aikido bir ”Japon savaş sanatı” olarak tanımlanmaktadır. Aikido ”yaşam gücü ile bütünleşme yolu”. ”Ai” uyum , ”Ki” enerji ve ”Do” yol anlamına gelen sözcüklerin birleşmesi ile oluşmuştur. Bu kavramları ayrı ayrı incelediğinizde bu sanatın sonsuzluğa uzanan yollarında kaybolduğunuzu göreceksiniz.
”Ai” kavramı uyum-harmoni anlamına gelmektedir. Şimdi sizden tüm kâinatı düşünmenizi istiyorum. Kâinatı düşündüğünüzde var olan her şeyin bir biriyle bir uyum içerisinde hareket ettiğini göreceksiniz. Galaksilerin, yıldızların gezegenlerin birbirlerine göre uyumlarını düşünün ve sonra atom parçacığını düşünün. İşte bu kavram kâinattaki her şeyi bir arada tutan ”Ai” kavramı. Bu bir bağlaç bir sevgi. ”Ai” aynı zamanda sizi ailenizle, çalışma arkadaşlarınızla belkide sevgilinizle bir arada tutan kavram, uyum. Düşünün aranızda uyum olmazsa daha fazla birlikte olmanın da bir anlamı kalır mıydı? Kurucusunun deyimiyle evrendeki herşey tek bir kaynaktan, tek bir yaratıcı enerjiden gelir. Dünyada ki herşey bu evrensel sevginin bir tezahürüdür. Evrenin kalbi tüm varlıklarda uyum içinde atar. Hepimiz bu ritmi kavrayarak mükemmel dengenin uyumuna sebebiyet veren evrenin kalbini tecrübe etmeliyiz.
”Ki” enerji anlamına gelen kavram. Albert Einstein bunu o kadar güzel formülize etmişki. E(enerji)=m(kütle)c2(ışık hız’ının karesi). Bu formülden de anlaşıldığı gibi enerji ve madde arasında mevcut bir ilişki vardır. Kâinattaki madde olan her şey atomlardan meydana gelmiştir ve doğal olarak enerjidir. Bu demektir ki soluduğumuz havadan dokunduğumuz herşey enerjidir. Bizler gibi. Burada ”ki” ortak özelliğimizi yani enerjiden var olduğumuzu açıklamaktadır.
”Do” yol anlamına gelen kavram. Etik ve ahlak ilkelerini içinde barındıran bir öğreti sistemi. Yapmış olduğumuz sanatı insanlığın yararı için yapmamız gerektiğini bize hatırlatan sistem.
Aikido’da diğer savaş sanatlarının aksine bir müsabaka ve yarışma sistemi yoktur. Bu nedenledir ki aikido ile uğraşan şahıslar birilerini geçmek için değil kendilerini geçmek için bu sanatı öğrenirler. Örneğin yüz metre koşucusu olduğunuzu düşünün. Bir tarafta on kişi ile aynı çizgide yarışa başlayan bir kişisiniz diğer tarafta da elinizde kronometre var. Elinde kronometre olan kişinin başkaları ile değil de devamlı kendi ile yarıştığını düşünün. Her seferinde daha iyisini başarmak isteyen bir öğrenci.
Aikido Japon savaşçı sınıfı samurai’ler tarafından icra edilen bir savaş sanatıdır. İmparatorun özel muhafızları olan bu savaşçılar yedi temel ilke üzerine yemin ederler. Bu ilkeler adalet, cesaret, merhamet, nezaket, dürüstlük, onur ve sadakat.
Diğer altı ilke Adalet ilkesinin temelini oluşturmakla birlikte bu ilkeler Japon savaşçılar için çok büyük değere sahiptiler.
”Samurai’ler için adalet sorumluluk sahibi olmak ve her durumda adil davranabilmektir. Adalet onur ve doğruluk kavramlarını da içine almaktadır. Onur kavramı, kişinin kendisine ve başkalarına saygı duymasından geçer. Kişinin sözüne, yükümlülüklerine ve ideallerine sadık kalmasıdır. Doğruluk, kolay olduğu için değil, doğru, etik ve ahlaki olduğu için, doğru şeyi yapabilmektir. Bunun sonucu ne olursa olsun, adaletten ayrılmamaktır.
Günümüzde adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. İnsanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.
”Cesaret” Yenilgi korkusu olmadan, zorlukların, imkânsızlıkların üstüne gidebilme; korku, acı, tehlike ve belirsizlikle yüzleşebilme yeteneğidir Diğerlerinin bilip de korkudan gidemedikleri yolda yürüyebilmektir. Fiziki olduğu kadar, ahlaki cesareti de kapsar.
”Merhamet” Aynı zamanda iyi yüreklilik, teveccüh ve yüce gönüllülük anlamlarını da içermektedir. Köken, yaş, cinsiyet, görüş farklılığı veya kusurlarını gözetmeksizin, kişinin başkalarına gösterdiği ilgi ve alakadır. Güçsüzün ve başı dertte olanların yanında durmaktır.
”Nezaket” Kişinin davranışlarıyla, sosyal pozisyonu ne olursa olsun, karşısındakine gösterdiği içten, samimi ilginin bir ifadesidir. Medeni iletişim, ifade ve davranışlarımızdaki nezaketle gelişir. Bu anlamda, nezaket, medeniyetin temelidir. Kendisine saygı duyulmasını bekleyen kişi, kendisine saygı duyarak yola çıkmalıdır.
”Dürüstlük” İçtenlik, güvenilirlik kavramlarıyla iç içedir. Gerçek dürüstlük, kişinin kendi imkanları ve yapabilirlikleri hakkında dürüst olabilmesidir. İçtenlik burada başlar. Bu bir sınır değil, bizi gelişmeye zorlayan bir başlangıç noktasıdır. Doğruluk değeriyle de ilintilidir. Doğruluk, konuşma ve davranabilme kalitesini ifade eder.
”Onur” Doğruluk kavramı ile bir bütündür. Onur, ruhun asaletidir. Kişinin kendine, diğerlerine ve toplum kurallarına saygı göstermesidir. Onurlu olmak sözünün arkasında durabilmektir. Diğerlerinin ne yaptığına aldırmadan, doğru şeyi yapabilmektir.
”Sadakat” Kendi okuluna, ait olduğu gruba, aileye mutlak sadakat ve kurallara itaati gerektirir. Sensei’ye, kıdeme, dojoya saygıyı içerir. Kişinin ruhsal ve fiziksel doğruluğunu yansıtır. Dürüstlük, saygınlık ve sözünün eri olmak kavramlarıyla ilintilidir.
Aikido eğitiminde saygı ve sevgi ilkeleri temel alınarak savaş ve sanat kavramları budo(Savaş Sanatları) disiplinleri çerçevesinde öğretilmektedir. Öğrencinin savaşçı ve sanatkâr olabilme çizgisinde istikrarlı ve ahlaklı bir yol izlenmesi hedeftir.
Bizler Aikimode Aikido ve İTÜ Aikido Kulübü olarak bu temel 7 ilke ışığında kişinin birey olarak sağlıklı bir eğitim almasını, ruhsal ve bedensel gelişimini olumlu yönde geliştirmesi için eğitim vermekteyiz.
Bu eğitime katılmak isteyen öğrenciler için bir ön çalışma programı hazırlanmaktadır. Bu programda antrenmanlara dahil olmak isteyen öğrencilerin fiziksel ve zihinsel yapılarının aikidoya uygun olup olmadığı eğitmen tarafından test edilmektedir. Ön çalışmanın sonunda onay verilen öğrenciler arzu ettikleri takdirde belirlenen program çerçevesinde antrenmanlara katılabilmektedirler. Bu ön çalışmanın amacı her ne kadar öğrencinin öğretmenini seçme hakkı olsa da öğretmeninde öğrencisini seçebilme hakkının olduğunun bilinmesidir.
Aikimode bünyesindeki antrenmanlara genelde mühendisler, doktorlar, avukatlar vb. değerli meslek gruplarının çalışanlarının yanı sıra çocuklar ve öğrenciler (lise ve üniversite) de rağbet etmektedir. İstanbu’da Taksim, Şişli, Maslak, Etiler, Dolapdere, İstinye’de faaliyet gösteren eğitimler hakkında detaylı bilgilere www.aikimode.com adresinden ulaşılabilir.
Hayatta herkesin öğrenci olduğunu hiçbir zaman aklımdan çıkarmayan ve aldığım her nefeste hayata dair güzelliklerin olduğu bana aktaran ”aikido” sanatını kurucusuna saygılarımla.
Aikido eğitimi vermeye başladıktan kısa bir süre sonra Aikido’nun benim için çok değerli olduğunu düşünmeye başladım. Bir gün değerli olanın Aikido aracılığı ile tanıdığım insanlar olduğunun farkına vardım. Ve bu sanatın amacının ne olduğu konusunda kendimi geliştirmeye çalıştım.
Önemli olan insanlar ve sonrasında oluşan dostluklardı. Herkesin öğretmeniydim ve iyi bir öğrenci olduğumu da söyleyebilirim. Aikido ya ilk başlarda başlarken amacım biraz hareketle kilo verebilmekti. Sonrasında amacım kendimi koruyabilmek oldu. İlk üç sene kendimi tanımakla geçti diyebilirim. Sonrasında sempai (sensei asistanı) oldum. Aralıksız eğitimlere devam etmekteydim. Bir yandan öğreniyor diğer yandan öğretiyordum. Ama zannediyorum ki sadece fiziksel başarı gösteren iyi teknikler yapan bir öğrenci olduğum bugünlerden o günlere baktığımda. 2. Dan olmuştum ve sonrasında Aikido eğitimi ve dojonun tüm yükü her şeyiyle benim omuzlarımın üstüne bindi. 2.Dan ile 3.Dan arası benim için çok zorlu bir imtihan oldu diyebilirim. Sonuçta insanlara bir şeyler öğretiyordum ve bazen herkesi de memnunda edemeyebiliyordum. Bugün gibi. Burada Aikido da mükemmeliyetçiliğin en büyük hatalardan biri olduğunu anladım diyebilirim. Önemli olan karakteriniz ve kendinize olan güveniniz. Burada Nasreddin Hoca’nın bir fıkrası hep aklıma gelir.
Nasreddin Hoca bir gün oğlu ile yolculuk yapıyordur. Eşeğe oğlunu bindirmiş kendisi yanlarında yürüyerek yola devam ederken karşılarına çıkan bir grup insan ” çocuğa bak ihtiyar babasını yürütüyor kendisi eşeğe binmiş gidiyor ne ayıp” der. Hoca bu sefer çocuğu indirir kendisi biner giderlerken bir başka gruba rastlarlar onlarda der ki ” adam utanmıyor musun el kadar çocuğu yürütürken kendin eşek sırtında gitmeye”. Hoca bu sefer kendiside eşekten iner devam ederlerken bu kez bir başka grup ” arkadaş eşeğiniz var ne diye binmezsiniz sizdeki ne akıldır böyle” der. Bu kez her ikisi de eşeğe binerler ancak yine bir grup insan söyleyecek bir şeyler bulur ve derler ki ” hiç mi insafınız yok arkadaş zavallı eşeğe ikiniz birden binmişsiniz”. Hoca bu kez oğluna döner der ki ”bak evladım, bir tek eşeği sırtımıza almadığımız kaldı, onu da yapsak yine birileri laf eder emin ol”.
Yani insanların, her zeminde, her halde, her durumda söyleyecek lafları mutlaka vardır. Herkesi, her zaman memnun edemezsin. Memnun etmeye kalkarsan kendine helak eder ve boşa kürek çekersin?
Burada amaç bizim için çok önemli. Çoğu zaman öğrencilerimle sohbet edip onlara çeşitli konularda danışıyorum. Kimi zamanda sorularla bir nevi anketler yapıyorum. Bu anketlerden çıkan sonuçlar ise çok renkli bir dojo olduğumuzun göstergesi. Geçenlerde dersin sonunda öğrencilere ”Aikido yapıyoruz bunca zamandır peki amaç nedir? diye sorduğumda tabi klasik olarak ”kendimizi savunma, korunmak, spor yapmak, disipline olmak vs.” gibi yanıtlar aldım. İnanın en kötü cevap bile benim ilk aikidoya başladığım zaman söylediğim ”biraz hareketle kilo verebilmekti” den daha kötü olamaz.
Dojomuzda belirli şirketlerden yöneticiler ve idareciler de çalışmakta. Sonrasında bir soru daha sordum şirketler için ana amaç nedir? .Aldığım cevaplar benim için çok güzel bir deneyim oldu. Ekonomi kitaplarında yazan ve şirket patronlarının deyimleriyle bir şirket’in amacı ”kar etmek”tir .Burada istisnaları hariç tuttuğumu bilmenizi isterim. Ana amaç ”kar’dır. Bunun dışında ”hizmet vermek”, ”istihdam oluşturmak” vs. gibi birçok yan amacıda olabilir bir şirketin. Aldığım cevaplara gelince genelde dojolardaki öğrencilerden işletme veya şirket sahibi olanlar bu soruya direk ”kar” diye cevap verirken şirketlerde yönetici olanlar birçok amaç olabileceğinden bahsettiler. Üniversite öğrencilerinin geneli amacın ”hizmet vermek” , lise ve ilköğretimler ise insanları iş sahibi yapmak? şeklinde soruyu yanıtladılar. Bana sorarsanız insanlar şirketlerini tecrübe kazanmak, hedef şaşırtmak veya mahsustan batırmak için bile kurabilirler. Ama hiçbir insan ömrünün sonuna kadar kaybetmek istemez. Kazanacağı günü sabırla bekler. Burada amaç ”artı” ile tamamlamaktır.
Amaç saptanınca amaca zamanında ulaştıracak yol ve araç da beraberinde belirlenmelidir.
Eskiden televizyonlarda Hugo diye bir oyun vardı. Belki hatırlarsınız. Hugo eşini ve çocuklarını kaçıran cadının dağdaki mağarasına ulaşmaya çalışıyordu. Burada amaç mağaraya ulaşıp çocukları eşini ve çocuklarını kurtarmaktı. Yollar ise çok çeşitliydi. Karadan, havadan, denizden, yer altından vs. bir çok ulaşım yolu mevcuttu mağaraya. Metropol gibi. J Bu yollarda kullanabilecekleri tren,kayık,balon,uçak vb. araçlar mevcuttu. Bu amaç, yol ve araç üçlemesi için güzel bir örnek.
Evrendeki herşey tek bir kaynaktan gelir. Dünyada ki herşey bu evrensel sevginin bir tezahürüdür. Evrenin kalbi tüm varlıklarda uyum içinde atar. Hepimiz bu ritmi kavrayarak mükemmel dengenin uyumuna sebebiyet veren evrenin kalbini tecrübe etmeliyiz.
Benim fikrim Aikido daki amaç ?kamil insan olabilmek? yani iyi bir insan olabilmektir. İyi insan olmanın milyonlarca yolu vardır fakat Aikido bunlardan yalnızca bir tanesidir. Burada yol harmoni ve enerji yolu yani ”aikido”araç ise dojonun takendisidir.
Hayatı ”artı” ile tamamlamanız temennisiyle?
Aikido Japonca üç heceden oluşur. Aİ-harmoni, (uyumlu hareket etme) Kİ-ruh, düşünce, akıl evrensel enerji ve DO-yol. O halde Aikido evrensel enerji ile uyumun yolu, başka bir bakış açısı ile Aikido, saldırganın sizi sarsmasına ya da vuruşuna başlamasına imkan vermeden uygulanan savunma sanatıdır. Aslında ideal olan da; saldırı tamamen uygulanmadan nötralize edecek şekilde saldırganın duruşuna ve hareketlerine duyarlı olmaktır.
Aikido, Morihei Ueshiba (1883-1969) tarafından Japonya”da 20. yy’ın ilk yarısında doğmuş ve geliştirilmiş bir Japon savaş sanatıdır. O”Sensei Ueshiba, yaklaşık 900 yıllık Daito Ryu Aikijutsu tekniklerini, kendi aydınlanma yolunda kazandığı anlayışıyla yoğurarak farklı bir savaş sanatı olan bugünkü aikido formunu ortaya koymuştur.
Aikido; kendini savunmanın ve taktik bilimi olmanın ötesinde bireyin tam entegre bir insan olarak ortaya çıkabilmesi için ruhu mükemmelleştirmenin, vücudu ve aklı güçlendirmenin, bireyin fiziksel ve zihinsel gücünü birleştirmenin yoludur.
Aikido bükme ve fırlatma tekniklerinin kullanılması ve saldırganın gücünü ve hamlelerini ona karşı kullanılmayı amaçlaması bakımından, bir çok savaş sanatından ayrılır.
Ayrıca hasmın bizi tutmasına, sarsmasına, itmesine, vurmasına izin vermeden onu ekarte edebilecek şekilde savunmayı ve tekrarlanan ataklara cevap verebilmeyi amaçlar ve uygulamaya sokar. Bu sistemde ayrıca yaşamsal sinir merkezlerine baskı yapmakta yer alır.
Aikido tekniklerinin bir çoğu öldürücü olabilir. Aikido’da hasmın üzerinde üstünlük sağlamak için kişinin özellikle eksiksiz bir zihinsel sakinliğe ulaşmasının ve kendi bedeni üzerinde denetim kurmasının önemi vurgulanır. Daha başka Doğu savaş sanatlarında olduğu gibi, disiplini ve saygıyı geliştirmek aikido eğitiminin ayrılmaz bir parçasını oluşturur.
O’SENSEİ Morihei Ueshiba’nın da anlattığı gibi dövüş ve savaş bizi kesinlikle mahvedebilir, şimdi bizim ihtiyacımız olan çekişme değil, uyum ve teknikleridir. İstenilen savaş sanatı değil barış sanatıdır. Aikido’nun nihai hedefi kişisel transformasyondur. Amaç; herhangi bir problemi çözebilmek için içlerindeki yeteneklerini ortaya çıkartabilen entegre insanları yaratabilmektir.
Aikido her alanda insanın içinde bulunan potansiyelini dışarıya çıkartmasına yardım eden içsel bir olgudur. Aikido’da belli bir yaş, cinsiyet ya da fiziksel güç sınırı ya da gereksinimi yoktur. Her yaşta bayan, erkek ve çocuklar yapabilir.
Bugün bir savaş sanatını öğrenmek isteyenler için birçok eğitim veren yer gözümüze çarpmakta. Aikido’da da aynı şekilde bir çok eğitim veren yer ve kişi mevcut. Ama yeni başlayanların veya aikido eğitimini devam ettirmek isteyenlerin dikkat etmeleri gereken çok önemli konular ve ayrıntılar var.
Genelde aikido eğitimine yeni başlayacak yetişkinler(18+) için 5 temel dikkat noktası mevcuttur. Bunlar;
- Sensei (Usta – Eğitmen- Öğretmen)
- Ortam (Çalışacağınız kişiler)
- Kurum(Etiket ve Hijyen)
- Mesafe (Ulaşım – Ev veya iş yerine yakınlık)
- Bedel (Eğitim ücreti)
Yeni aikido eğitimine başlayacak bazı öğrenciler bu hususlardan bazılarını daha yolun en başında iken önemsemezler. Yolun en başından yapılmış olan koca bir hata sizleri hedefinizden uzaklaştıracak ve Budo yolundan saptıracaktır.
Sensei yolun en başında dikkat edilmesi gereken konudur. Şüphesiz sizinle ilgilenip bildiklerini size aktaracak kişidir. İlk önce gerçek bir usta(sensei) bulmalı sonrasında da onun öğrencisi olmaya çalışılmalıdır. Her ne kadar öğrencinin eğitmenini seçme hakkı var ise eğitmeninde öğrencisini seçmesi en doğal haktır. Aikido eğitimine başlanırken ilk atılması gereken adım ”doğru sensei seçimi” olmalıdır.
Doğru Sensei seçmek!!!
İlk dikkat edilmesi gereken, Sensei’nin karakteridir. Aikido da fiziksel tecrübe olmazsa olmazlardandır. Teknik anlamda iyi olmanın yanı sıra bir sensei’nin insani vasıflarının da gelişmiş olması yani güzel ve temiz bir kalp taşıması gerekmektedir.
Budo’ya (Savaş Disiplinlerine) kendini vermiş olması ve 7 temel ilke ışığında hareket edebilmesi bir Sensei?den beklenendir.
Adalet. Yükümlülük sahibi olmak ve her durumda adil davranabilmektir.
Cesaret. Yenilgi korkusu olmadan, zorlukların, imkânsızlıkların üstüne gidebilme; korku, acı, tehlike ve belirsizlikle yüzleşebilme yeteneğidir.
Merhamet. Aynı zamanda iyi yüreklilik, teveccüh ve yüce gönüllülük anlamlarını da içermektedir.
Nezaket. Kişinin davranışlarıyla, sosyal pozisyonu ne olursa olsun, karşısındakine gösterdiği içten, samimi ilginin bir ifadesidir.
Dürüstlük. Gerçek dürüstlük, kişinin kendi imkanları ve yapabilirlikleri hakkında dürüst olabilmesidir.
Onur. Sözünün arkasında durabilmektir. Diğerlerinin ne yaptığına aldırmadan, doğru şeyi yapabilmektir.
Sadakat. Kendi okuluna, aileye mutlak bağlılık ve kurallara itaati gerektirir.
Sensei’nin iyi öğretebilme kabiliyeti olmasının yanı sıra hayata sımsıkı bağlı olması dikkat edilecek en önemli etkendir.
SENSEI : Japonca iki kelimenin ( SEN ve SEİ ) bir araya gelmesiyle oluşur.
SEN: Bir evvelki, öncelik, gelecek, gidilmesi gereken yer, yön, birinci sıra
SEİ: Hayat, yaşamak, yaşatmak, kullanmak, doğmak, temiz
Sensei Türkçe karşılığı; Eğitmen, Öğretmen, Usta demektir. Basit bir kelime gibi gözükse de budo terbiyesini almış birileri için çok büyük anlam ifade etmektedir. Bilgiyi rehber edinmiş, insanlık değerleri üst seviyeye ulaşmış, şahsiyet ve karakter sahibi, kalbe giden yolu açık, egosundan sıyrılmış kişi demektir. Böyle bir şahsiyetin öğrencisi olabilmek çok büyük bir onurdur.
Ortam eğitim yerini seçerken dikkat edeceğiniz ikinci önemli konudur. Dojoda çalışan insanların aikidoya bakış açısı, giyim kuşamı, hal tavırları ve genel görünüm itabari ile kaliteli bireylerden oluşması sizler için önemlidir. Çünkü zamanla oradaki herkesle fiziksel bir temasta bulunup birlikte çalışma fırsatını yakalayacaksınız. Bu ortamı oluşturmak ve devam ettirmekte sensei ve hakamalı öğrencilerin görevidir.
Kurum çalışmış olduğunuz yerdir. Kurum?un sağlam bir alt yapısının olması(etiket), devlet nezdinde sorumluluklarını (eğitmenlik, sertifika, vergi vb.) yerine getirmesi, devamlılığının olması ve hijyen açısından insan sağlığını tehdit etmeyen yer olması sizlerin seçiminde dikkat etmeniz gerekendir. Sadece dojo maksadı ile oluşturulmuş yerlerden eğitim almak ta önemli hususlardandır. Bu sayede beklide her gün dahi eğitim alabilme şansına sahip olabileceksiniz. Aksi takdirde bir kurumdan bahsetmek inandırıcı olmayacaktır.
Mesafe eğitim almış olduğunuz mekâna ev veya iş yerinizin uzaklığıdır. Mekânın kolay ulaşılabilir ve yakın olması genelde tercih sebebidir.
Bedel eğitim karşılığı vermiş olduğunuz maddi veya manevi değerdir. Maddi olarak bir bedel ödendiği için öğrencilere en başından paralarını boşu boşuna harcamamaları gerektiği ve paranın bir amaç olmadığı yalnızca bir araç olduğunuhatırlatmak görevdir.
Yukarıda dikkat edilmesi gereken konuları belirttik. Bunlardan Sensei ilk başta dikkat edilmesi gereken hayati bir konudur.Ortam, Kurum, Mesafe ve Bedel diğerleri kadar hayati önem taşımasa da göz ardı edilmemesi gerekir.
Seçim yaparken önyargılı kararlar vermeyiniz. Fiyatı düşük, işyerime yakın vb… kolaylıklardan kaçınınız. Önceliklerinizi iyi belirleyiniz. Seçiminizi iyi yapmazsanız; BUDO yolunda yürümeye başlamadan durdurmanız sizler için daha hayırlı olacaktır.